İnsanların fiziksel, zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran iç mimarlar, günümüzde nasıl yaşadığımızı ele almak için insan merkezli yaklaşımları kullanıyor. Sağlık, güvenlik ve refahı teşvik etmek için yeni yaklaşımlar yaratan çağdaş iç mekanlar, sağlık, güvenlik ve refahı teşvik etmek için bütüncül bir yaklaşım olarak biyofiliden giderek daha fazla ilham alıyor, çağdaş iç mekanlar, tasarıma bütüncül bir yaklaşım olarak biyofiliden giderek daha fazla ilham alıyor. İç tasarım, tanımı gereği çevremizin çeşitli yönlerini kapsar. Disiplin, yapı malzemeleri ve kaplamalara kadar uzanır; kasalar, mobilyalar.

Biyofili, insanların doğayla bağlantı kurma konusunda doğuştan gelen bir eğilime sahip olduğu fikridir. Bu terim eski Yunancada “canlı sevgisi” anlamına gelmektedir (philia = canlı sevgisi / eğilimi) ve Alman doğumlu Amerikalı psikanalist Erich Fromm tarafından The Anatomy of Human Destructiveness (1973) adlı kitabında kullanılmış ve biyofiliyi “yaşama ve canlı olan her şeye duyulan tutkulu sevgi” olarak tanımlamıştır. Terim daha sonra Amerikalı biyolog Edward O. Wilson tarafından, insanların doğaya ve diğer yaşam formlarına odaklanma ve bunlarla ilişki kurma eğilimini öne süren Biophilia (1984) adlı çalışmasında kullanılmıştır.

architect:
David Oswald
project type:
İç Tasarım
Terms:
6 ay
client:
OceanThemes
Strategy:
Minimalist
date:
22 Kasım, 2020

Detaylarda Tasarım

Tasarımda, doğal dünyanın su, yeşillik ve doğal ışık gibi özelliklerini veya ahşap ve taş gibi unsurları inşa edilmiş alanlara getiriyoruz. Tasarımda doğal sistemlerin ve süreçlerin kullanılmasını teşvik etmek, doğaya maruz kalmayı sağlar ve bu tasarım yaklaşımları da sağlığı ve refahı iyileştirir. Kalp atış hızı değişkenliğinin ve nabız oranlarının azalması, kan basıncının düşmesi ve sinir sistemlerimizdeki aktivitenin artması gibi bir dizi olası fayda söz konusudur.

Zaman içinde, doğal dünyayla olan bağlantılarımız teknolojik gelişmelere paralel olarak farklılaştı. 19. ve 20. yüzyıllardaki ilerlemeler, insanların doğayla etkileşimini temelden değiştirdi. Doğa koşullarından korunarak, iç mekanlarda giderek daha fazla zaman geçirdik. Günümüzde insanların çoğunluğu zamanlarının neredeyse %80-90’ını evleri ve işyerleri arasında mekik dokuyarak iç mekanlarda geçiriyor. İç mimarlar olarak biyofiliyi benimsiyoruz.

[30m2]

yatak odası

[22m2]

banyo

[28m2]

çalışma alanı

[15m2]

mutfak alanı

İnanılmaz Sonuç

Çok duyulu deneyimler oluşturarak, farklı yaş ve demografik gruplarda yankı uyandıran iç mekanlar tasarlayabiliriz. Bu odalar ve alanlar bizi doğaya bağlayarak ilham vermenin, üretkenliğimizi artırmanın ve daha fazla refah yaratmanın kanıtlanmış bir yoludur. Bu faydaların ötesinde, stresi azaltarak ve yaratıcılığı artırarak iyileşmeyi de hızlandırabiliriz. Giderek kentleşen şehirlerimizde biyofili, tasarıma daha hümanist bir yaklaşımı savunmaktadır. Sonuç, doğayla birlikte yaşama, çalışma ve öğrenme şeklimizi kutlayan biyofilik iç mekanlardır. Antik Yunancada ‘canlı sevgisi’ anlamına gelen bu terim (philia = canlı sevgisi / eğilimi), Almanya doğumlu Amerikalı psikanalist Erich Fromm tarafından The Anatomy of Human Destru ctiveness (1973) adlı kitabında kullanılmıştır.